Açık Dergi’de Afet Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi üyelerinden Zeynep Kılıç’la afetin ardından çocuk çalışmaları üzerine konuştuk.
Afet Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi’nin üyelerinden Zeynep Kılıç öncelikle örgütlenmek için çalışma grupları kurduklarını ve bu gruplarla düzenli irtibat hâlinde olduklarını belirtti. Yaklaşık 180 gönüllünün yer aldığı Koordinasyon Ekibi, geçtiğimi günlerde sosyal medya hesaplarında Çocuklar İçin Toplumsal Çağrı Metni yayımladı. Kılıç, Koordinasyon Ekibi bireysel katılımlarla oluşturulmuş olsa da içinde 70’ten fazla örgütten temsilcinin yer aldığını, katılımcılar arasında sosyal hizmetler alanında deneyimli (öğretmen, psikolog) pek çok meslek grubundan kişinin de bulunduğunu aktardı. Şu anda odaklandıkları noktanın çocukların hak devrinden çok kullanılmaya açık oldukları bir pozisyondan uzaklaştırılmaları olduğunu belirtti.
Kılıç, enkaz alanlarında organizasyonun daima insan kurtarmaya yönelik olduğunu ancak bu çalışmalar esnasında çoğu zaman çocuk aile iletişiminin koptuğunu dile getirdi. Kimliği belirsiz ve kayıp çocuklarla ilgili çalışmalar yürütüldüğünü aktardı. Koordinasyon Ekibi olarak medyaya düşen çocuk bilgileri üzerinden resmî kurumlarla teyitleşerek ve eşleştirmeler yaparak iletişimi sağlamaya çalıştıklarını, bu yöntemle iyi veya kötü pek çok haber aldıklarını, bu konuda 300’den fazla bilgi notunu paylaştıklarını ve paylaşmaya devam edeceklerini söyledi. Çocuklarla ilgili yapılan çalışmalarda da, diğer tüm çalışmalarda olduğu gibi, bir organizasyon eksikliğinin hâkim olduğunu belirten Kılıç, çoğu bilginin sosyal medyanın boşluğuna bırakıldığını dile getirdi.
"En büyük sorunlardan biri refakatsiz çocuklar"
Afet bölgelerindeki en büyük sorunlardan birinin refakatsiz çocuklar olduğunu söyleyen Kılıç, kimi çocukların tedavi amacıyla büyük illere gönderildiğini ve danışma hatları etkin kullanamadığı için insanların bu çocuklar üzerinden iletişimi nasıl sağlayacaklarını bilemediklerini, kayıt takip sisteminde de eksiklikler olduğunu, ilanlardaki çocukların çoğu 0-3 yaş grubunda olduğundan kimliklerinin teyit edilmesinin mümkün olmadığını aktardı.
Deprem sonrasında çocuklarla ilgili çalışmaların pek çok farklı başlık altında incelenmesi gerektiğini söyleyen Kılıç, “Tahliyeler nasıl oldu? Eğitim veya sağlık hizmetlerinden yararlanacak çocuklar şu anda nerede?” sorularının sorulduğunu belirtti. Şu anda deprem bölgesinde kalan; bölgeden göçen ve yaşadığı yere deprem bölgesinden çocuklar geldiği için etki altında olan çocuklar olmak üzere üç farklı grubun varlığından söz etti. Farklı gruplar için ihtiyaçların da farklılaştığını, ayrıca iç göçü takip etmek henüz mümkün olmasa da bu alanda çalışmaların devam ettiğini de ekledi.
Zeynep Kılıç, Koordinasyon Ekibi’nin uzun bir yol haritası çıkardığını ve deprem rehabilitasyon süreci boyunca sistematik olarak gözlemde bulunarak öneriler ve raporlamalar yapacağının altını çizdi. Deprem bölgelerindeki insanların AFAD aracılığıyla otomobillerle kayıtlı olarak veya kendi imkânlarıyla kayıtsız olarak yer değiştirdiğini, çocukların bu süreçte refakatsiz hareket etmediğini de sözlerine ekledi.
Deprem bölgesine yakın illerde ciddi bir nüfus yoğunluğu göründüğünü, bu yoğunluğu turizm illerinin takip ettiğini, ancak turizm faaliyetlerinin yoğun olduğu illerin yaz aylarından sonra sektör aktif hâle geldiğinde sorunlu olduğunu, buraya yerleşen depremzedelerin yeniden yer değiştirmek zorunda kalacaklarını da belirtti. Göçen depremzedelerin haklarından yararlanmak için kaymakamlıklara başvuru yapıp kayıt olmaları gerektiğini de ekledi. Öte yandan deprem bölgesinin mültecilerin yoğun olduğu bir bölge olduğuna da dikkat çekerek mülteci çocuklarla ilgili fazla bilgiye sahip olmadıklarını aktardı.
Depremin ardından ortaya çıkan en büyük krizlerden birinin çocuklarla ilgili görsellerin basılı veya dijital medyada kullanılması olduğunu söyleyen Kılıç, iyi niyetle olsa bile bu bilgilerin paylaşılmasının gerçekten gerekli olup olmadığının muhakkak sorulması gerektiğini ifade etti. Bu bilgilerin paylaşılmasının çocukların haklarına yönelik bir saldırı olduğunu vurgulayan Kılıç; bu görüntülerin çocuklarda, yakınlarında veya başka çocuklarda travmaya sebep olabileceğine, gerçekten ihtiyaç olmadığı sürece paylaşılmasının doğru olmadığına dikkat çekti.
Kılıç, özellikle yakın illerdeki pek çok öğretmenin sahada olduğunu, MEB tarafından henüz bir örgütlenme olmasa da öğretmen insiyatiflerinin eğitim alanında çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Mersin’de göçle gelen çocuklarla ilgilenen öğretmenler olduğunu, Eğitim Reformu Girişimi’nin de bir ağ oluşturduğunu sözlerine ekledi.
Zeynep Kılıç, şu anda Koordinasyon Ekibi'nin gündemlerinde “barınma alanlarındaki koşullar” bulunduğunu, bu alanlarda nasıl düzenlemeler yapılmalı, çocuk güvenliğinin sağlanması ve çocuğu önceleyecek bir sistem kurulması gibi sorularına cevap vermeye çalıştıklarını ve bu şekilde ikincil afetlerin yaşanmasının önüne geçmeye gayret ettiklerini aktardı.